23 Ağustos 2007 Perşembe

Sütlü Nuriye

Hepimizin çok sevdiği ve bolca gittiği Balgat girişindeki “Kesman Ciğer” restoranında eskiden “Sütlü Nuriye” menüdeki yerini almıştı. Bilmeyenler için söyleme ihtiyacı hissettim bir anda çünkü hepinizin şu anda sütle yıkanmış bir bayanın masa masa dolaştığını hayal ettiğinizi biliyorum. Halbuki sütlü nuriye bir rivayete göre Kocaeli’nden türemiş olan ve sütle terbiye edilmiş baklavamsı bir şey işte. Ben çok seviyorum. Gittim, yerinde de dedim. Gerçekten güzel ve baklavaya göre biraz daha hafif bir tatlı. Bu dediğim restoran menüsünden bu tatlıyı çıkardı ve ben daha sonraları her gittiğimde Kesman Ciğer’in dilek ve öneri kağıdına “SÜTLÜ NURİYE İSTİYORUZ” yazdım. Pek dikkate alınmadı. Belki de Ankara’da artık bu tatlıyı güzel yapan yer kalmamıştır ama ben “sütlü nuriye”mi arıyorum. Fantezi peşinde değilim. Öyle sapıkça isteklerimde yok. Nasıl bayanlardan hoşlanırsın sorusuna “SÜTLÜ,AZ ŞEKERLİ” diye yanıt verecek bir adam olmadım hiç. Konumuza dönelim. Bir insan tatlıya niye böyle bir isim koyar ve insanları beklenti içine sokar. Sevgili yazar arkadaşlarım sizlerinde bu konuda yorumlarınız vardır sanırım ya da böyle değinmek istediğiniz başka bir tatlı çeşidi. Hadi bakalım eller klavyeye…

14 yorum:

NMA dedi ki...

Bakınız ben de bahsettiğiniz gün Kesman Ciğer adlı doyum mekanındaydım. Nedendir bilmem, araya laf mı girdi nedir, Sütlü Nuriye ile ilgili konuşamamıştım. Fırsat oluşması güzel oldu.

Şimdi efenim. Üzerinize afiyet ben güzel Sütlü Nuriye yaparım. Ama benim bildiğim kendileri tel kadayıf ile yapılır. Yani ben öyle icra ederim. Şimdi yarım kilo tel kadayıfı bolca tereyağı ile ovuyorsunuz iyice, böyle parmaklarınız girip çıkıyor, girip çıkıyor.

Sonra RONDO'da cevizleri iri kıyım çekiyorsunuz.

Aynı anda büyükçe bir tencerede şerbet hazırlıyorsunuz. Bunun bir ölçüsü vardı. Şeker, süt, su ve limon suyundan ibaret ama şu an usumda değil. Bilahare aktarabilirim arzu edilirse.

Neyse, iyice Play Dough kıvamına gelen yağlı tel şehriyeleri tutam tutam alıp bir kaseye tıkıyorsunuz. Parmak uçlarınızla bastırıp oyuk hazırlıyorsunuz. Oyuğa cevizden bir miktar koyup yine üstünü yağlı tel kadayıfla kapatıyorsunuz ve kaseyi bir fırın tepsisine ters çeviriyorsunuz.

Böyle böyle tersine krater yahut bombecik dediğimiz yapıları yan yana tepsiye diziyorsunuz. Üzerlerine kalan cevizi gezdirip fırında kızarana kadar tutuyorsunuz.

Bu arada şerbet hazırlanmış, soğuğa yakın vaziyetteyken sıcak haldeki yapıların üzerine gezdiriyorsunuz.

Belli bir süre sonra şerbet çekilmiş oluyor ve Sütlü Nuriyeler yenmeye hazır hale geliyorlar.

İşte bu benim bildiğim versiyonu.

Sütlü Nuriye adı nasıl verilmiş en ufak bir fikrim yok. Ama bu tarifi televizyonda izlemiştim. İri kıyım, Japone kol atletli bi ablamız vermişti tarifi. Böyle konuşurken salyaları falan akıyordu. Bir de Südlü Nuriye gibi telaffuz ediyordu. Yani böyle bir özdeşleşme vardı. (Ne demek istedim bilemiyorum bu son kısımda ama içimden geldi yazdım)

Bakınız... bu adreste geçmişi hakkında bilgi, rivayetsel olsa da mevcut. Bir diğer adı da İHTİLAL TATLISI imiş. Bilginize...

FRT (su ayısı) dedi ki...

Malzeme
• Hazırlanmış olan yufkalar,
• 300 gr. Öğütülmüş ceviz içi,
• 500 gr. Erimiş tereyağı (el yakmayacak sıcaklıkta)
• Şerbet için 1200 gr. Toz şeker, 700 gr. Su, yarım limonun suyu. 500 gr. Süt

Yapılışı
Hazırlanmış yufkaları tezgaha üst üste serin. Bunun tam ortasına tepsinizi kalıp gibi kapatın. Tepsinin dışında kalan kısımları kesip iki el büyüklüğünde parçalara ayırın. Tepsi boyutunda kesilmiş yufkaları ince oklavayla tek tek sarın. Tepsinin içini hafif yağlayın. Tabanına oklavayla sarılmış yufkaların iki tanesini düzgünce serin. Sonra kesilen kenar yufkaların yarısını, tepsinin içini tamamen kaplayacak şekilde kat kat atın. Bu yufka katlarının üzerine öğütülmüş ceviz içini serpin. Kalan kenar yufkaları da, fıstığın üzerine kat kat atın. Daha sonra oklavaya sarılı diğer yufkaları, tek tek aralarına ılık yağ serpiştirerek tepsiye çarşaf gibi üst üste döşeyin. Tepsinin dışına taşan yufkaların kenarlarını bıçak ile düzeltin. Yufkaların yüzeyini bozmamaya dikkat ederek, keskin bir bıçak ile, baklavayı dilimleyin. Erimiş yağı, tepside kuru yer kalmayacak şekilde gezdirerek dökün

Alperen (Yönetici Ayı) dedi ki...

'Sütlü nuriye' tatlısı 12 Eylül darbesiyle ortaya çıkmış.
'Sütlü nuriye' tatlısının 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ürünü olduğu ortaya çıktı. Nuriye isimli Diyarbakırlı bir kadının icadı olan sütlü şerbet dökülerek yapılan fındıklı baklava, 12 Eylül darbesinin ardından Güllüoğlu Baklavacısı tarafından tüm Türkiye'ye mal edildi.Gaziantepli tatlı ustası Güllü Çelebi'nin 5. kuşak torunu ve Karaköy Güllüoğlu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllü, "Askerler narh koyunca sütlü nuriye ünlü oldu." dedi. Güllü, 12 Eylül döneminde askerlerin belediyeler aracılığıyla baklavaya maliyetin yarısı kadar fiyat koydukları için dükkanı kapatma noktasına geldiklerini, bu durumdan maliyeti daha düşük olan 'sütlü nuriye' tatlısını satarak kurtulduklarını söyledi. Nadir Güllü, 'sütlü nuriye'nin ortaya çıkışını ve o dönemde yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı: "1980 yılında belediye, baklava satışları için tek bir fiyat belirledi. Bu fiyat baklavanın maliyetini bile karşılamıyordu. Kaliteyi o fiyata satmamız mümkün değildi. O dönemde bir yıl baklava yapamadık. Daha sonra şerbetinde süt olduğu için kilo olarak ağır basan, ceviz ve fıstığın yerine de fındık kullanıldığı için maliyeti düşük olan 'sütlü nuriye'yi ürettik. Kısa sürede çok sevilen ve tutulan bir tatlı oldu." Nuriye Hanım'ın baklavanın hafif olması için şerbetine süt koyarak yaptığı tatlı o gün bu gündür 'sütlü nuriye' olarak biliniyor. Hangi koşulda olursa olsun kaliteden taviz verilmemesi gerektiğini anlatan Güllü, mutfakların, ülkelerin kültürünü yansıttığını kaydetti. Güllü, sütlü nuriye tatlısında kullandıkları fındığı da Ordu ve Giresun'dan getirdiklerini belirtti.

Kaynak: 12 Eylül 2005 - Zaman Gazetesi

Uygar (Alayı) dedi ki...

Kendiniz birşeyler yazın sevgili yazar arkadaşlarım. Ben sizin yazılarınızı severek okuyorum. Bu ciddi yorumların üzerine biraz da geyik yapalım.

merihvolkan(küçük ayı) dedi ki...

Sütlü Nuriye Suriye'nin kuzeyinde yapılan tatlı anlamına gelir.(North+Suriye=Nuriye)Bu da 50'li yıllarda Suriye'den Türkiye'ye geçen Amerikan ajanlarınca baklavanın menşe-i'ni bozmak,araya fitne fücur katarak baklavayı yok etmek amacıyla yapılmıştır.BEN BAKLAVAMI GERİ İSTİYORUM.Baklavaya süt katılır mı yav!

Adsız dedi ki...

sütlü nuriyeymiş, sütsüz nuriyeymiş bunlar sadece buz dağının görünen ksımı gelin istersenin buz dağının görünmeyen kısmına bakalım.
baklavaya süt katılmaz. bunun amaçı volkan beyin dediği gibi FBI ajanlarının işi değil
hepimizin yakından tanıdığı hatta severek birçok tatlısını yediğimiz "bolulu hasan usta süt tatlılılarıdır"
sandğımız gibi hasan usta sevimli toparlak bi amca dağil aksine melek kılağına girmiş bir şeytandır.

şimdi olayı biraz daha açıklayalım. hepimizin bir dönem kabusu olmuş kaynanalar dizisini bi hatırlayalım
neydi ordaki kadının adı "nuriye kantar" (çoğu ilimizde kendisi nööriye gantar olarakta bilinir).
peki gene sorarım size nuri kantar kendisine nası seslenirdi "datlım gıymatlım" diye. sanırsam parçalar
yavaş yavaş yerine oturuyor dimi.

resme biraz daha geriden bakalım isterseniz. bolulu hasan usta aslen izmirli olmasına rağmen neden bolulu
olduğunu iddia etmektedir.

bir başka bulmaca parçası ise neden kaynanaların başında çalan giriş müziği gayet korkutucudur
(ki kaynanalar komedi dizisi olmasına rağmen)

gelelim sütlü nuriyenin neden kaldırıldığına. bunun sebebi cok açık olmakla beraber kapitalist düzene ayak uydurma ihtiyaçından dolayıdır.
peki şuan bolulu hasan usta neyin peşindedir. bunu gene trt de yayınlanan dizilere bakarak anlayabiliriz. (misal denizler imparatorluğu)
(şu saçma sapan çinli midir moğol mudur nedir onların oynadığı güya heyacan aksyon olması gereken bayık diziler)

ben sizlere şuan sadece kapıyı gösterdim. kapıyı açacak olan sizlersiniz. son olarak bolulu hasan ustanın oyununa gelmeyelim diyerek
sizlere veda ediyorum. bir başka "hangimiz şizo değiliz ki" progmında buluşmak üzere.

N-ayı-m dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
N-ayı-m dedi ki...

Sütlü Nuriye yazın pek yapılmayan bir tatlıymış. Yazın sütün çabuk bozulmasından dolayı kışın yapılıyormuş. Bu yüzden Uygar sayesinde çok merak ettiğimiz bu tatlıyı yemek için biraz daha beklemek zorundayız.

Sütlü Nuriye ismine gelince kafamda kötü çağrışımlar yaratıyor bu isim. Nedeni ise nuriye deyince aklıma bir kadın ismi gelmemesi. Nuriye cemaliye samiye gibi isimler erkek ismi türevi oldukları için sütlüsünün pek makbul olmadığını açıkça görebiliyorsunuz. Sütlü Hasan gibi birşey bu Sütlü Nuriye, öyle çağrışım yapıyor bana. Halbuki Sütlü Çağla, Sütlü Melahat ya da Sütlü Adriana gibi bir isim olsaydı daha yenilesi bir tatlı olabilirdi.Çağrışımları da daha bir hoş olurdu zannımca.

Adsız dedi ki...

Böyle bir tatlı aslında yoktur, olsaydı da bilemezdik, bilseydik de yapamazdık...

Sanal da olsa behsedilen bu tatlının hikayesi ise şöyle:

Anadolu'nun ufak bir kasabasında, her Anadolu kadını gibi maharetli bir kadın varmış. Gelen misafirlerine kallavi sofralar düzer, yemeklerin tatlıların hiçbirinin bir taklidi yapılamazmış. Günlerden bir gün kadın evde çoluk çocuğa yemek, tatlı falan yaparken kocası telaşla eve gelmiş, demiş ki: "Hanım, bizim Süt Köyü'den Koca Hasanlar akşama misafirliğe gelecek, güzel bir sofra hazırlayıver de misafirler memnun olsun." Bizim maharetli Anadolu kadını cevap olarak demiş ki: "Bey, ben ne zaman kötü sofra hazırladım? Hemencecik bir sofra kurar, bir yemekler yaparım, Koca Hasanlar bir daha unutamaz..."

Bunun üzerine adamın suratı asılmış ve demiş ki: "Hanım iyi güzel söylüyorsun da, bizim bu Koca Hasan'ın pek gıcık bir karısı var, ne yapsan beğenmez şimdi o, sen baklava açarsın, fıstık koyarsın tadını beğenmez, ceviz koyarsın 'ağır oldu bu' der. Eee baklavasız da sofra kurulmaz, ne yapsak ki?" Kadın önce biraz düşünmüş ve demiş ki: "Bey, sen üzme tatlı canını, ben şimdi öyle bir tatlı yaparım ki, beğenmesin de görelim..."

Ve bunun üzerine, içine ne koyduysa artık, bu hafif baklava türünü keşfetmiş kadın... Akşam misafirleri bir güzel ağırlamışlar ve Koca Hasan'ın karısı Nur Hatun da sadece bu güzel tatlıdan yemiş ve tadına doyamamış...

Ve gelecek nesillere bu, tamamen dilimizin azizliği nedeniyle "Sütlü Nuriye" diye aktarılmış. Oysa ki aslı "Sütlü Nur yiye"dir...Süt bir köyün adıdır, artık ineği mi çok, koyunu mu çok bilemem. Gerçekte sütle bile yaplmamışken, isim nedeniyle yeni nesil baklavacılar tarafından sütle yapılır hale gelmiştir. Ve o Anadolu kadının içine ne katıp da baklavayı sütle yapılmış gibi hafif yapabildiği hala bilinmemektedir...

Bilinmese de olur aslında, zaten biz yiyelim diye değil, Nur yesin diye yapılmıştır...Üstelik sizde hoş çağrışımlar yapmasın kadın kıl bir tipmiş! Böyle pislik bir şeymiş, güzelim baklavanın nesini beğenmiyorsun da kadına yeni yeni icatlar yaptırıyorsun, şımarık şey...

Adsız dedi ki...

arkadaşlar bu konunun kapatılmasını talep ediyorum cünkü hasan ustanın tehditleri farklı bi boyut
kazandı. her gecen gun telefon edip ağza alınmayacak küfürler ediyor çok afedersiniz.

"davul sesleri git gide artarak bize yaklaşıyor. artık ne yiyeceğimiz kaldı ne suyumuz" diyor
sizlerden de
"If by my life or death I can protect you, I will. You have my sword...
...and you have my bow...
...and my axe. "
demenizi bekliyorum. saygılarımla yukarı rohanlı A.r.A

merihvolkan(küçük ayı) dedi ki...

Bu sadece şahsına yapılmış bir hareket değildir. Bu tehditler hepimize, bütün ayılara yapılmış bir harekettir. Bu konuda yalnız olmadığını belirtmek isterim. Benide sürekli CIA den arayıp duruyorlar.Ulen bizim ne işimiz olur north suriye de,ne çıkarımız olur sütlü nuriyeden,böyle devam ederse seni ortadan kaldırırız falan gibi laflar ediyorlar hatta bazılar ileriye gidip telofonun ahizesine üfler misin bile diyolar.

AYHAN AYDIN dedi ki...

Malzemeler:
800 gram baklavalik un
3 adet yumurta
1 tatli kasigi siviyag
1 çay kasigi limon suyu
1 su bardagi su
5 çay kasigi tuz
2 su bardagi nisasta
400 gram ince kiyilmis findik
600 gram eritilmis tereyagi

TARIFI:
Un, yumurta, siviyag, limon suyu, su ve tuzu yogurma kabina alin. Bütün malzemeyi iyice özlesene dek yogurun. Yogurdugunuz hamuru 6 esit bezeye ayirin. Üzerine nemli bezle örterek 10 dakika dinlendirin. Daha sonra düz bir zeminde her bezeyi üzerine nisasta serperek, tepsinin büyüklügünde incecik açin. Açtiginiz yufkalari üst üste yerlestirin. Yufkalarin üzerine firin tepsisini ters olarak koyun ve kenarlardan tasan kisimlari biçakla kesin. Tepsiyi hafifçe yaglayin ve ilk yufkayi oklavaya sarip, tepsiye yerlestirin. Artan yufka parçalarini elinizle didikleyip, tepsiye sardiginiz ilk yufkanin üzerine yayin. Yufkalarin yarisini aralarina firça ile yag sürerek, tepsiye dizin. Ince kiyilmis findigi üzerine serpin ve kalan yufkalarin da aralarina yine firça ile yag sürerek, üst üste dizin. Tepsiye dösediginiz bütün yufkalarin kenarlarin biçagin tersi ile içeri dogru sikistirin. Keskin bir biçakla kare dilimler kesin. Üzerine kalan tereyagini gezdirin. Fazla yagi tepsiye hafifçe egerek, bosaltin. Önceden isitilmis 160 derece firinda yaklasik 40 dakika pisirin. Diger tarafta serbet için tozseker ve suyu kaynatin. Surup kivamina geldiginde sicak sütü ilave edin ve tencereyi ocaktan alin. Firindan çikardiginiz tepsiyi 2-3 dakika beklettikten sonra kaynar sütlü serbeti tatlinin her tarafina gelecek sekilde dökün. Serbeti çektikten sonra servis yapin.

Adsız dedi ki...

Malzemeler:
800 gram baklavalik un
3 adet yumurta
1 tatli kasigi siviyag
1 çay kasigi limon suyu
1 su bardagi su
5 çay kasigi tuz
2 su bardagi nisasta
400 gram ince kiyilmis findik
600 gram eritilmis tereyagi

TARIFI:
Un, yumurta, siviyag, limon suyu, su ve tuzu yogurma kabina alin. Bütün malzemeyi iyice özlesene dek yogurun. Yogurdugunuz hamuru 6 esit bezeye ayirin. Üzerine nemli bezle örterek 10 dakika dinlendirin. Daha sonra düz bir zeminde her bezeyi üzerine nisasta serperek, tepsinin büyüklügünde incecik açin. Açtiginiz yufkalari üst üste yerlestirin. Yufkalarin üzerine firin tepsisini ters olarak koyun ve kenarlardan tasan kisimlari biçakla kesin. Tepsiyi hafifçe yaglayin ve ilk yufkayi oklavaya sarip, tepsiye yerlestirin. Artan yufka parçalarini elinizle didikleyip, tepsiye sardiginiz ilk yufkanin üzerine yayin. Yufkalarin yarisini aralarina firça ile yag sürerek, tepsiye dizin. Ince kiyilmis findigi üzerine serpin ve kalan yufkalarin da aralarina yine firça ile yag sürerek, üst üste dizin. Tepsiye dösediginiz bütün yufkalarin kenarlarin biçagin tersi ile içeri dogru sikistirin. Keskin bir biçakla kare dilimler kesin. Üzerine kalan tereyagini gezdirin. Fazla yagi tepsiye hafifçe egerek, bosaltin. Önceden isitilmis 160 derece firinda yaklasik 40 dakika pisirin. Diger tarafta serbet için tozseker ve suyu kaynatin. Surup kivamina geldiginde sicak sütü ilave edin ve tencereyi ocaktan alin. Firindan çikardiginiz tepsiyi 2-3 dakika beklettikten sonra kaynar sütlü serbeti tatlinin her tarafina gelecek sekilde dökün. Serbeti çektikten sonra servis yapin.

Glasscow dedi ki...

sütlü nuriye izmit'teki tatlıcı güven'in keşfidir. 2 hafta önce yedim. muhteşem bir tatlı. ankara'da iyi yapan varsa adres versin. yoksa izmit'ten kargoyla gönderecekler :)